Zıtların Birliği Kadın ve Erkek

Bilgeler kadın ve erkeğin birbirine zıt iki ayrı sistem, iki ayrı işleyiş olduğunu bu iki sistemin birbirini tamamladığını ve birbiriyle birleşip, bütünleşmeleri ve ikiden bire gitmeleri gerektiğini söylüyorlar. Bu iki farklı sistem dünyayı farklı şekilde anlıyor, yaşıyor, hissediyor ve ifade ediyor. Arzuları farklı, ihtiyaçları farklı…

Erkeklerin sevgiyi gözleriyle, kadınların ise kulaklarıyla yaşadığını söylüyorlar. Kadın ve erkek birbirinin arzusunu, kendi arzusuymuş gibi yerine getirmek için çaba sarf etmedikçe, egoist doğalarının üzerinde saf, temiz bir alan inşa etmedikçe bu muhteşem birliğe ulaşamayacaklar gibi görünüyor. Neleri kaçırıyoruz, neleri erteliyoruz kim bilir? Kendimizi sırf kendi arzularımıza, kendi mutluluğumuza, kendi hazzımıza ve kendimizi doldurmaya adadığımız için hakikati, hiç bitmeyecek olan sevgiyi ve mutluluğu ıskalıyoruz belki de!

Bu dünya dediğimiz koşulda gözümüze iki ayrı beden, iki ayrı sistem gibi görünen doğanın bu iki gücü, kendi içlerinde bütünleşerek uyum ve dengeyi sağlamakla yükümlü. Ancak bunu yapabilmeleri için, öncelikle kendi doğalarını edinip, anlamalı ki neyi kullanıp, neyin üstüne çıkarak onu kullanmamayı seçeceklerine karar verebilsinler.

Bazılarımız azla yetinebilir, bazılarımız ise bazı şeyler yetmediği için daha derine inmeye, daha fazlasını anlamaya ve daha fazlasını hissetmeye ihtiyaç duyar. Size de bana olduğu gibi gözünüzle gördüğünüz şeyler yetmiyor ve siz de kaynağa, bütün bu resmi bize gösteren, projektörü tutan ele ulaşmak istiyorsanız, aramaktan bir an bile vazgeçmemelisiniz.

Derler ki, kadın ver erkek manevi dünyalardan bu dünyaya indirilirken aslında tek bir parçaydı. Ancak bu dünya denilen koşula, ki aslında böyle bir yerin olmadığına işaret ediyorlar, indirildiklerinde gözümüze iki ayrı parçaymış gibi görünüyorlar. Ancak bu yolu tekrar tırmanmaları ve tekrar bir olmaları gerekiyor. Bu yüzden doğru bir şekilde nasıl birleşmeleri ve birbirlerini nasıl tamamlamaları gerektiğini öğrenmeleri, hissetmeleri ve çalışmaları gerekiyor.

Bu dünyada gördüğümüz canlı ya da cansız her şeyin manevi bir kökü olduğunu söylüyorlar. Biz bu kökleri bilmediğimiz için sebep-sonuç ilişkisini kuramıyor, neyi neden yaşadığımızı anlayamıyor, yaşadıklarımıza doğru reaksiyonlar vermeyi henüz beceremiyoruz. Ancak bilgeler bu kökleri edinmenin, hiç bitmeyen bir mutluluk ve haz kaynağına ulaşmanın mümkün olduğunu söylüyorlar.

Bu dünyada erkek, kadını için yeterli olmayı, kadında erkeği için özel olmayı istiyor. Bu özel ilişkinin kurulması yetmiyor, her an üzerinde çalışılması ve her seferinde bir dereceden bir başka dereceye atlayarak, birbirini tamamlamak için çaba göstermek gerekiyor. Bu bağ, karşılıklı özveriye dayanıyor. Birbirinin arzusunu doldurmak için çaba göstermek ve bunu eylemlere dökmek doğru bir şekilde birleşmek, bütünleşmek için zaruri gibi görünüyor.

Maddesel dünyada kadınla erkek, bir sonraki nesile birlikte hayat veriyor. Her ikisi de genlerini ortak bir kaba aktararak bir bakıma uygun ölçülerde birbirlerine karışarak, aslında kendi kopyalarını oluşturuyor. Dolayısıyla erkeğin kadının niteliğine, arzusuna, kadının da erkeğin niteliğine, arzusuna ihtiyacı var. Biri olmadan diğeri olmaz. Kendi başına hiç kimse tamlığa ve bütünlüğe ulaşamaz.

Birbirimize farkında bile olmadan arzu geçiriyoruz. Her insan bir ömür boyu en çok istediği şeyin peşinde koşuyor. Her birimizin içindeki kazanda, farklı arzular kaynıyor ve en çok arzu edilenin peşinde koşuluyor. Bunların hepsinin, genel sistemin içindeki gelişimimize ve ruhumuzun köküne bağlı olduğunu söylüyorlar zira bu arzu kimi için para, kimi için saygın olmak, kimi için ünlü olmak, kimi için aşkı bulmak, kimi içinse yaşam amacını bulmak şeklinde tezahür ediyor. Bunların her birinin gelişim skalasında birer basamak olduğunu ve her birimizin bu basamakları birer birer tırmanması gerektiğini de ekliyorlar.

Diyorlar ki, ‘Arzular hava yoluyla aktarılır ve insanların birbirlerinin arzularını anlamaları için iletişim kurmalarına gerek yoktur.’ Tek yapmaları gereken şey, kendi dışında gördüğü her şeyle doğru bir şekilde birleşmek! Ancak o zaman birbirimizi gerçekten sevip, hissedebileceğiz, ancak o zaman kim olduğumuzu ve ne yapmamız, nasıl yaşamamız gerektiğini bilecek, mutlulukla dolup, mutlulukla doldurabileceğiz. Doğa bize kendi dilini öğretmeye çalışıyor. Henüz bizlerle bilmediğimiz, anlamadığımız bir dilde konuşuyor. Kim bilir bizlere ne demek istiyor?