Bizi  varlık alemine taşıyandır “anne”. Yeryüzü serüvenimiz için 9 ay  boyunca bedeninden bu dünyaya hazırlayan güç…

Bu eşsiz yolculuk kendinden verme ile mükelleftir. Vermek için vermek, var etmek için kendi kanını canını paylaşıma açmak, kendi varlığından var etmek  kendi  canından can etmek. Müşküllüklerle dolu zorlu bir 9 ay… İşte  kutsallık atfını biraz da buradan hak ediş olarak alır “anne”.

Bir çocuğun doğumuyla başlayıp süt vermekle devam eden annelik, sadece fiziksel bir süreç değildir. Annelik; gece gündüz demeden, yorulmak bilmeden, sabırla çocuğunu büyütmektir. Çünkü insan yavrusu, hayata en geç hazırlanan varlıktır ve onun büyümesi, gelişmesi yıllar alır diğer canlıların yavruları doğar doğmaz ayakta durabilirken. Örneğin buzağılar, doğumdan sonra hızla ayakta durabilir ve kısa sürede annelerini takip edebilir. Buzağıların gelişimi, doğumdan itibaren yaklaşık 12-24 aylık olduklarında düve olarak bilinen genç ineklere dönüşürler. İnsan yavruları ise, doğumdan sonra çok daha karmaşık ve uzun bir gelişim sürecine sahiptir. İlk aylarda temel motor becerilerini geliştirmeye başlarlar ve yürümeye başlamaları genellikle 12 ila 16 aylıkken gerçekleşir. İnsan yavrularının bireyselleşme süreci ise  hepimizin de bildiği üzere bir ağ gibi ilmek ilmek örülerek (yaşam ağı)  ve uzun yıllara kadar devam eder. İnsan evladının her bir adımı, her bir kelimesi annenin sabırla ve sevgiyle  bakımının bir yansımasıdır.

Bir anne çocuğuna sadece hayat vermekle kalmaz, aynı zamanda ona güven, koruma ve koşulsuz sevgi gibi değerler sunar. Koşulsuz sevgi ile, çocuğun öz değerini anlamasına ve kendini olduğu gibi kabul etmesine olanak tanır. Bu değerler, çocuğun hayatı boyunca karşılaşacağı zorluklarla başa çıkabilmesi için çocuğun yaşamın zorluklarına karşı dik duruş göstermesine ve olumlu bir yaşam tutumu geliştirmesine katkıda bulunur, gerekli olan psikolojik dayanıklılığı geliştirmesine yardımcı olur. Bir annenin çocuğuna sağladığı güven duygusu, onun kendine olan inancını ve başkalarıyla sağlıklı ilişkiler kurma yeteneğini hissetmesini ve risk alabilme cesaretini kazanmasını sağlar, geliştirir . Annelik; çocuklarına hayatın zorluklarına karşı direnç göstermeyi, merhamet ve anlayışla yaklaşmayı öğretirken  çocukların karakterinin şekillenmesinde önemli bir rol oynar. Annelik, çocuklarına doğruyu yanlıştan ayırt etmeyi ve sorumluluk almayı da öğreten okuldur. Annelik, biyolojik bağdan ziyade aynı zamanda ruhsal bir yolculuktur. Bu yolculukta anneler, çocuklarının ilk öğretmeni, rehberi ve koruyucusudur. Anneler, çocuklarının iyi birer insan olmaları için kendi ihtiyaçlarını hepten ikinci plana atarlar. Yine  anneler, çocuklarının iyi günlerinde ve kötü günlerinde yanlarında olur, onları destekler ve yol gösterir. Çocuklarının başarılarına sevinir, hatalarından ders çıkarır ve onları daha iyi bir geleceğe hazırlar. Anneler, çocuklarının bağımsız bireyler olarak büyümelerini sağlamak için gereken beceri ve değerleri onlara aktarır.

Asıl annelik diye tanımlayacağımız süreç, aynı zamanda annenin gücünü ve emeğini de doğurur . Yani bir kadın çocuğunu doğurarak anne olurken  bir de bir insanı büyüterek kendi emeğini doğurur. Sanki kendini de bu emek sürecinde yeniden doğurur var eder “anne”.

Anne olmak, bir kadının hayatında derin ve kalıcı değişikliklere yol açar. Bu değişimler hem fiziksel hem de duygusal boyutta gerçekleşir. İlk olarak, annelik içgüdüsü güçlenir; bir kadın, çocuğunun ihtiyaçlarını sezgisel olarak anlamaya ve ona en iyi şekilde bakmaya başlar. İkinci olarak özveri ve sorumluluk duygusu artar; bir anne, çocuğunun refahını kendi ihtiyaçlarından önce tutar ve onun için her türlü fedakarlığı yapmaya hazır hale gelir, sevgi ve bağlılık hissi derinleşir. Anne ve çocuk arasındaki bağ, paylaşılan deneyimler ve duygusal yakınlıkla güçlenir. Ayrıca annelik, kadının sosyal ilişkilerini ve önceliklerini yeniden şekillendirir; çocuğunun ihtiyaçları, kadının günlük yaşamındaki kararları üzerinde belirleyici bir rol oynar. 

Annelik hamilelik ve doğum sonrası vücutta bir dizi fiziksel değişiklik meydana gelir. Bu değişiklikler hormon seviyelerinden, vücut şekline kadar geniş bir yelpazeyi kapsar ve kadının sağlığına özen göstermesini gerektirir. Son olarak annelik, kadının kariyer ve iş hayatı üzerinde de etkili olabilir. Bir kadın, annelik rollerini ve iş sorumluluklarını dengelemek için yeni stratejiler geliştirmek zorunda kalabilir. Bu değişimler, bir kadının hayatını zenginleştirirken aynı zamanda yeni zorluklar ve öğrenme fırsatları da sunar. Annelik, bir kadının  dünyayı algılama şekli üzerinde etki eder ve değiştirir, hayata yeni bir anlam ve amaç katar.

Dahası annelik, insanlıkla eş anlamlı bir kavramdır dersek bir fazlalık yapmış olmayız çünkü annelik, sevgi, şefkat ve özverinin sembolüdür. Annelik, bir insanın içine insanlığı eken, onu büyüten ve geliştiren  tohumdur güçtür. 

Sonuç olarak;  sürekli tartışma konusu olan annelik içgüdüseldir veya annelik kültüreldir meselelerinden çok öte annelik, çocuğun hayatı boyunca taşıyacağı ve gelecek nesillere aktarabileceği en değerli miras olan insanın insan için koşulsuz emek sarf etme, koşulsuz sevebilme eylemidir. İnsanın bir anne nezdinde insanlaşabilme pratiğidir “annelik”. Emeğin kutsanıp bambaşka bir aşka dönüşme halidir “annelik”. Ve son olarak annesini anlayan  kişi, anne olmasa da anneliği bilen kişidir.

Penceresiz kaldım annem,

Ben sensiz kaldım anne!

Hangi yaşta olursa olsun annesizlik  annesizliktir  annem… (Diyamın)