Başkalarından Koparılan Umutlar

Mevcut gerçekliğim ile yaşayabildiğim hayat arasındaki bariz zıtlık, giderek daha acı verici hale geliyor. Bu çok acı verici, çünkü cennette yaşıyor olabilirdim. Bunun yerine, kendi yaptıklarımla hayatımı cehenneme çeviriyorum. Anlayacağın sevgili şapşiğim, yüzyıllar boyunca bu gezegende öğrencilik ediyorsun. Bu hayatlarının da büyük çoğunluğu da muhtemelen “pasif sabır” içinde geçiyor. ‘Kaderimdir, elimden bir şey gelmez, yapabileceğim bir şey yok’ diye diye geçiyor. Hakikaten de yapabileceğim bir şey olmadan geçiyor, geçirdim ve zaman zaman geçiriyorum.

Şimdi ise değiştirmem gereken şey, nasıl iletişim kurduğum değil, birbirimizle nasıl bağ kurduğumda yatıyor. Sürekli kavgacı tutumdan yaklaşırsam ve avlanma alanları için savaşan mağara adamı klanları gibi davranmayı bırakırsam, dönüştüğüm küresel insan toplumu gibi davranmaya başlarsam, tüm insanlığın iyiliği için, henüz görünmez bağdaki sevgiyi en üst düzeye çıkarabileceğim sanki şapşiğim. Sevginin niteliği, vicdanın gelişmişliği, idrâkin artışı, kavrayışın derinleşmesi, manyetik alanımın güçlenip kapsamının genişlemesi, yüksek nitelikli tesirleri algılayabilme ve bunlara uygun reaksiyonları verebilmemi sağlıyor olacak sanırım. Sanki davranış, tutum dengesi gibi, ahahaaaa ne muhteşem olur!

Bence, bugün saldırganlığın işe yaramadığı zaten belli. Dünya, artık zorbalara müsamaha göstermiyor.

Kendi körlüğümün içinde, hayatta kalmamın ve refahımın, o düşmanlarımın hayatta kalmasına ve refahına bağlı olduğunu görmüyorum. Bu basit gerçeği görebilseydim, savaşın aptallığını anlardım. Ne kadar şapşikce di mi, silahların bende olmadığı bir arenada olmak? Ahhh bu sanrılarımmm, hâla kazanma umudu var be şapşiğim.

Aslında şu anda, her şeyin diğer her şeyi ve herkesi yok etmeye veya hükmetmeye çalıştığını hissediyorum. Tamamlayıcılık ise tam tersi anlamına geliyor: ‘Her şey, diğer her şeyi ve herkesi devamlı kılıyor ve destekliyor.’ Evren bu şekilde çalışmasaydı, bir saniye bile var olmazdım. Bunu anladığımda ve buna göre hareket etmeye başladığımda, hepsi benim lehime çalışan sınırsız güçlerin ve bolluğun yeni bir gerçekliğini keşfedeceğim gibi.

Bu keşifleri gerçekleştirmemin tek yolu, yukarıda belirttiğim gibi, tavrımı çatışmadan işbirliğine değiştirmekte yatıyor. Şu anda insanlıkta algıladığım tüm ayrılıklar ve düşmanlıklar ortadan kalkacak ve insanlar, yaratılıştaki diğer tüm unsurlarla mükemmel bir uyum içinde, kendi rollerini yerine getiren tek bir birim olarak çalışacaklar be şapşiğim.

Tamamlayıcılık, benim ihtiyacım olanı, ihtiyacım olduğu kadar ve tam ihtiyacım olduğu zamanda almamı sağlayacağı için, yeni gelişimime bir sorun olmayacak gibi duruyor. Sadece zihin yapımı değiştirmek, beni bolluk çağına götürecek gibi sanki. Lâkin, bir parça gelişebilmiş olanlar, bir parça uyanabilmiş olanlar, kendi varlıklarındaki sanatsal tezahürlerinin oluşumunu, elbette başka bilgelerin ve uygulamaların eşliğinde olabilen “aktif sabır” ile hızlandırabiliyor. Varoluşun anlam ve amacını anlayabilmiş olanların ulaştığı bir bilincin ışığında, idrâki derinleşmenin kazanılabilmesini sağlayan niteliklerden biri de “aktif sabır” mı olmuş oluyor, ne dersiniz?