Günlük hayatımızı etkileyen sıcaklık artışları, ani yağmurlar, tarımsal verim düşüşleri… Bunların hepsi kulağımıza artık tanıdık geliyor. Peki ama bu dalgalanmaların ardında yatan küresel iklim olaylarını ne kadar tanıyoruz? “El Niño” ve “La Niña” gibi iki kelime, sadece bilim insanlarının değil, artık çiftçiden öğrenciye kadar herkesin gündeminde. Çünkü bu ikili, okyanuslardan atmosfere uzanan dev bir doğa senaryosunun başrol oyuncuları.
OKYANUSTA BAŞLAYAN, DÜNYADA HİSSEDİLEN DALGA
El Niño, Pasifik Okyanusu’nun ekvatoral bölgesinde deniz suyu sıcaklıklarının normalin üstüne çıkmasıyla oluşan bir doğa olayı. Bu ısınma, atmosfer dolaşımını değiştiriyor; yağış rejimleri kayıyor, kuraklıklar ya da aşırı yağışlar farklı bölgelerde ortaya çıkıyor. Özellikle Güney Amerika kıyılarında balıkçılıkla geçinen halklar için El Niño, ciddi ekonomik sonuçlara yol açabiliyor.
La Niña ise bu durumun tam tersi: Okyanus suları bu kez normalden daha soğuk. Ama bu “soğuma”, etkileri bakımından hiç de serin değil. La Niña yıllarında, Endonezya ve Avustralya gibi bölgelerde aşırı yağışlar, Amerika kıtasında ise kuraklıklar görülebiliyor.
TÜRKİYE’YE ETKİSİ VAR MI?
“Elin dalgası bize ne yapsın?” demeyin! El Niño ve La Niña’nın dolaylı etkileri Türkiye’ye kadar uzanıyor. Örneğin El Niño yıllarında ülkemizde sonbahar ve kış mevsimleri daha kurak geçebilirken, La Niña etkisi altında daha yağışlı sezonlar yaşanabiliyor. Bu da tarım, su kaynakları yönetimi ve hatta enerji üretimini doğrudan etkiliyor.
BİLGİYLE HAZIRLANMAK, DOĞAYLA UYUMLU YAŞAMAK
Bu doğa olaylarının önüne geçmek mümkün değil. Ama etkilerini anlamak, tedbir almak, tarımsal planlamaları buna göre şekillendirmek elimizde. Coğrafya eğitimi de burada devreye giriyor. Gençlerimize okyanustaki bir dalganın nasıl tarladaki mahsule kadar etkili olabileceğini anlatmak, yaşadığımız dünyanın ne kadar bağlı bir sistem olduğunu öğretmek demek.
Çünkü El Niño sadece bir doğa olayı değil; coğrafyanın, hayatın tam kendisi.