Ruhuna dokunmak istediğim güzel varlık,
Senin en iyi dostun olabilirim. Kalbinin ta merkezine giden yolda bekleyen karanlığa girmeyi göze alabilirim. Dikenlerinle çizdiğin sınırları aşmak için, dikenleri görmezden gelip, sana sımsıkı sarılabilirim. Sözlerim kifayetsiz kaldığında, dilimden dökülen sözler sana ulaşmadığında yalnız olmadığını, olmayacağını, karanlığı da aydınlığı da tek başına tatmak zorunda kalmayacağını kendi dilimle anlatmanın başka bir yolunu arayabilirim. Kendi yolculuğunda içine girmemen gereken kuyulara girip, oranın kaderine teslim olduğunda, kuyunun başında durup halatın diğer ucunu tutmaya gönüllü de olabilirim. Senin en iyi dostun olup, en iyi dostuna gitme yolculuğuna eşlik edebilirim.
Yolun zor, yolculuğun zahmetli biliyorum. Ne yapsan ne etsen karşılığını alamadığın bir yerde, kimsenin seni göremediğini, duyamadığını hissediyor olabilirsin. Etrafı dört duvarla örülü, penceresiz, ışıksız, karanlık bir mahzende kapana kısılmış olduğunu düşünüp, çaresizlikle haykırabilirsin. Yalnız hissedebilirsin, çareler tükenmiş olabilir. Fırtına sert, tehlike görünmez olabilir. Duygular içinde sert hareketlerle devinirken, kendini kendine saklıyor da olabilirsin. Gururlu görünmek uğruna, hisseden bir varlık olduğun gerçeğine sırtını dönmüşte olabilirsin. Bırak hissedelim ki hislerimizle kalplere dokunabilelim. Bil ki aynı hislerden geçenler mutlaka buluşur.
Eğer çığlıklarının duvara çarpıp, sadece sana geri döndüğü sanrısında kaybolmuş hissediyorsan, bil ki henüz birbirimizi tam anlamıyla duyamıyoruz. Bil ki birbirimizi gerçekte olduğumuz halimizle hiç görmedik. Ama üzülme tanışacağımız günler yakın… Eğer birlikte zamanı hızlandırabilirsek!
Ben seni ilk gördüğümde üzerinde gerçek varlığını örten kıyafetler vardı. Sana her yaklaşmaya çalıştığımda sen daha çok örtündün. Dilin başka dilde, kalbin başka dilde konuştu benimle. Varsın öyle olsun, böylece kalbine kulak vermeyi öğrendim, çünkü dilin zehirliydi! Zehrinle de tanıştım. Eğer dilin zehir akıtırken kalbinden çıkan sözleri duyamasaydım, senden kaçar, saklanır, kendimi saklardım.
Ben senin en iyi dostun olabilirim. İndir silahlarını, kaldır aramızdaki şu kalın duvarları. Kendi doğamızın dışındaki bir yerde, herkesin güvende olduğu, herkesin kendi özüyle tamamlandığı ve taçlandırıldığı, mutluluğun sonsuz olduğu o yerde buluşalım. Bırakalım eski kıyafetleri, yenileriyle kıyafetlenelim. Orada buluşabilmek için kendimizden çıkalım hatta kendimizden kaçalım. Hadi orda buluşalım. Çünkü ben senin en iyi dostun olabilir, en iyi dostuna giden yolda sana eşlik edebilirim. Acele et ama herkes oraya çoktan gitti. Son treni birlikte yakalayabilelim…