Hepimizin bağlı olduğu, hepimizin birbirine bağımlı olduğu ve herkesin herkese bakmakla, bu dünyanın tüm sakinlerine mutlaka bakmakla yükümlü olduğu doğa yasasını dikkate almam gerekliliği ile doldu tüm benliğim ve kalp kalemim yazmaya koyuldu. Şu bir gerçek ki, uygulamada böyle bir bağı kurana kadar acı çekeceğim. Böyle bir bağı ne kadar uzun süre reddedersem de acım o kadar artacak gibi duruyor sevgili partnerim.
Ben şapşiğin tüm çalışması, anlamak ve hissetmek üzerine kurulu. Yani, tüm insanlığın genel sistemini ve birbirimize ne kadar bağlı ve bağımlı olduğumuzu ortaya çıkarmakla ilgili…
Bu sebeple, her zamankinden daha fazla öfke, üzüntü, acı, endişe ve stres hissediyorum sanırım. Araştırmalar, mutluluğun sosyal bağlara bağlı olduğunu gösteriyor. İstatistiksel olarak, daha güçlü ve daha fazla sayıda sosyal bağa sahip insanlar, kendilerini daha mutlu hissederken, içedönüklerin mutsuz hissettiklerini bildirme olasılığı daha yüksekmiş. Gerçekliğim bu kadar mı uzak ve gizli benden yahuuu
Tüm doğam için geçerli olan, kendi vücudum için de geçerli. Vücudum, ancak hücreler ve organlar arasındaki sayısız bağ sayesinde kendini idame ettirebiliyor, besleyebiliyor, patojenlerden ve kirleticilerden koruyabiliyor, sağlıklı ve güçlü tutabiliyor. Bu bağların çeşitliliği ve karşılıklı destekleri, vücuduma da güç, dayanıklılık ve canlılık veriyor.
Bu bağların koptuğu ve kusurlu olduğu tek yer ise sanki insan toplumu. Diğer tüm topluluklar ve diğer tüm doğal sistemler, uyumlu bir şekilde çalışıyor ve parçaları birbirini tamamlar ve destekler halde. Ancak bizim durumumuzda, karşılıklı destek ve tamamlayıcılık yok. Bağlarımız, sömürücü, taciz edici ve hedeflerimiz, kendi yaşamlarımızı iyileştirmek üzerine değil, başkalarının yaşamlarını daha da kötü hale getirmek üzerine kurulu gibi. Sevgili partnerim, bunları yazarken bile, tüm dikkatim kendi içimde yoğunlaşmalıydı. Ve kelimeler, metinler veya anlamları ne olursa olsun, her zaman içimdeki olgulardan bahsettiklerinin kabulünde olmalıydım.
Oysa, kelimelerin kendisini duymak istemeyişim, içimde nasıl yankılandığını hissetmekten geçiyor. Bu, onun anlamı gibi sanki. Ne de olsa, tüm kelimeler bu dünyadan alınmışlar, ancak onlar beni, içimdeki üst olanın hissine götürmeliler.
Siz ne dersiniz?